FAY HATLARI ÜLKESİNDE GÜVEN DUYGUSU
FAY HATLARI ÜLKESİNDE GÜVEN DUYGUSU
İnsanın temel ihtiyaçlarından, güvende hissetme ihtiyacı ve bu ihtiyacı karşılayan da bilgidir. Bilgi etraf yani içinde bulunulan koşullar gerçekliğinin insan beyninde ki karşılığıdır. Bilginin stabilitesi önemlidir. Günün koşullarına bağlı değişimler beynin esnekliği ile tolere edilebilmektedir. Değişen koşullar, stabilite ve tolere edebilirlik kapasitesi burada anahtar kavramlar.
Peki güvende hissetme sarsıldığında, bozulduğunda ya da ortadan kalktığında ne oluyor? Ruhsal davranışsal etkiler ortaya çıkıyor.
İçinde bulunduğumuz coğrafya jeolojik fay hatları yanında coğrafi, sosyal, kültürel ve politik fay hatları ve bunların yarattığı gerilimlerle dolu bir coğrafya ve bu fay hatlarının yarattığı gerilimlerle bazen üst üste bazen ardışık olarak sürekli yüzleşmek gerçekliği ortamında ne oluyor peki;
Yaşanan bu gerilimler savunmasız ve güvensiz hissettirmeye başlıyor ve baş etme kapasitesini aşmaya başladığında, kişiyi koruyan ruhsal ve kurumsal mekanizmalar yetersiz kaldığında yoğun kaygı ve depresif belirtiler yaşamak kaçınılmaz olarak ortaya çıkarken, artan stres ve tehdit algısı ile daha ilkel savunma mekanizmalarına başvurulmaya başlanıyor.
Bu toplumsal olaylar kompleks tarihsel, çok etkenli, katmanlı niteliği ile düşünülemez, ele alınamaz hale gelir. Gerilim çok arttığında sıfır ya da bir, iyi ya da kötü, hain ya da makbul vatandaş gibi kutuplaştırılmış karşıtlıklarla yani paronoid bir düşünme eğilimi ortaya çıkar. Bu aslında bir düşünme hali değil düşünememe halidir. Çünkü düşünmek geçmiş, şimdi ve gelecek arasında, iç ve dış arasında, duygular düşünceler ve eylemler arasında bağ kurabilmeyi, düşündüğümüz şeye mesafe alabilmeyi, bunları yaparken kendi bariyerlerimizin ve sınırlarımızın farkında olarak kendimiz ve ötekiler arasındaki sürekliliği de hesaba katarak muhakeme edebilmeyi gerektirir. Düşünce yetimizin felç olduğu bu durumlarda kendi içine ve ait hissedilen toplumsal yapıların içine kapanma başlar.
Böyle bir coğrafyada yaşamak öncelikle coğrafyanın mevcut gerilimlerini kabul etmeyi gerektiriyor. Bu gerilimlerin tolere edilebilir düzeyde olmasını sağlamak, engellemek, onarmak, iyileştirmek için elbette toplumsal mekanizmalar iyi çalışmalı ve insanların da bu mekanizmalara güveni tam olmalı. Ancak ve ancak güven duygusu tam olan topluluklar yaşadıkları toplumu bir adım öteye götürme sorumluluk ve mücadelesini sürdürebilirler. Sağlıcakla…
09.01.2025
Dr. Hasan Semih BİLGİN