BOŞANMA ve ÇOCUK
BOŞANMA VE ÇOCUK
Boşanmanın toplumsal olarak kabulü ve özellikle de kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaya başlamaları, dünyanın her yerinde boşanma oranlarının yıldan yıla artış göstermesinde etkili olmuştur Aile yapısını oluşturan dinamiklerin giderek değişmesine paralel olarak, Ülkemizde de boşanan çiftlerin sayısında bir artış gözlenmektedir. Boşanmaların sayısı arttıkça bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar da yaygınlaşmış ve boşanma süreci, çocuk ve ergenlerin yaşları ve cinsiyetlerine göre boşanmadan etkilenmeleri ve boşanmaya tepkileri, çocuk-ebeveyn ilişkilerin de çatışmalar, ileride anne-babalarının evlenmelerine gösterdikleri tepkiler vb. konularda önemli bilgiler elde edilmiştir. Bu bilgiler, her yıl binlerce çocuğun anne ve babasının ayrılması sorunuyla karşı karşıya kaldıklarını göstermektedir. Boşanmanın çocukların en sık yaşadığı psikososyal olaylardan biri haline geldiği ileri sürülmektedir.
Boşanma hiç kuşkusuz, çocukların başına gelebilecek en sarsıcı olaylardan biridir. Bu nedenle de, gelişmelerini ciddi bir biçimde etkileyecek bir dizi değişikliği de beraberinde getirme potansiyelini taşıyan bir süreçtir. Potansiyel bir süreçtir, çünkü boşanmış bir ailenin bireyi olarak yaşamak çocuğa mutlaka zarar veren bir durum değildir. Önemli olan, anne ve babanın evliliklerinin sona ermesini nasıl karşıladıkları, boşanmadan sonra hayatlarını ve ilişkilerini nasıl sürdürdükleri ve çocuklarıyla ilgilenmeye devam edip etmedikleridir.
Boşanmanın Çocuklar Üzerine Etkileri:
Boşanmanın çocuklar üzerine etkileri, çocuk ve ailenin yapısına göre değişiklikler gösterebilmektedir. Çocuklar için boşanma, aile olma görevini pek de iyi yerine getiremese bile, korunup bakım gördükleri bir sistemin çökmesi anlamına gelmektedir.
Boşanmadan sonra çocuklar neler yaşar?
Gelir ve sosyal düzey kayıpları, çocuklar ve/veya eşler arası çatışmalar, kalitesiz ebeveynlik, anne ve babada psikolojik sorunlar, çevre ve okul değişiklikleri, yeniden yapılabilecek bir evlilik sonrası yeni aile ve kardeşlere uyum sorunları gibi durumlar, çocukların anne ve babalarının ayrılmalarının dışında yaşayacakları en önemli sorunlar arsındadır.
Boşanmanın Çocukları Örseleyiciliğini belirleyen faktörler
1.Cinsiyet: Okul öncesi dönemdeki erkekler, kızlara oranla daha fazla gelişimsel bozukluk gösterirler ve bu sorunların daha uzun sürer. Bunun nedeni evden uzak olan ebeveyn genellikle baba olması ile açıklanmaktadır.
2.Boşanma sürecinde ailede yaşana stres:
Boşanma sürecinde yaşanan olaylar ve çatışmalar ile eşe yönelik şiddet yoğunsa, çocuklarda etkilenme daha şiddetlidir. Çatışmalar ebeveynlerin çocukla ilişkilerini, çocuk bakımındaki rollerini önemli ölçüde değiştirebilmektedir.
3.Ebeveynlik işlevlerinin yeteri kadar yerine getirilmemesi:
Bu durum, çocukların güven ve otonomi duygusunu olumsuz olarak etkilemektedir.
4.Yaş:
Çocukları boşanma olgusuna bakışları ve tepkileri, gelişim düzeylerine göre değişmektedir.
Boşanmanın çocuklar üzerindeki uzun vadeli etkisinin en az olduğu dönem, çocukların küçük yaşta olduğu ya da tamamen büyüdükleri dönemdir.
Boşanmanın Yaşa Göre Etkileri:
Bebekler ( 0-1 Yaş)
Bu dönemde bebekler çatışma ve gerginlik olduğunu sezebilirlerse de gerginliğin nedenini anlayamazlar. Ancak, ebeveynin kendilerine karşı davranışlarındaki değişiklikleri kesinlikle hissederler. Bu değişikliklere tepki olarak sinirli davranabilirler, yeme ve uyku düzenlerinde değişiklik, ishal ya da kabızlık gibi sorunlar geliştirebilirler. Anne ve babaların normal yaşam düzenlerini sürdürmeleri ve çocukları karşısında sakin davranmaya çalışmaları önemlidir.
1-3 Yaş Çocuklar:
Bu yaştaki çocuklar nedenini anlamasalar bile, diğer ebeveynin artık aynı evde yaşamadığının farkındadırlar. Tepkisel olarak beraber yaşadıkları kişiye daha fazla yapışır, daha fazla ağlarlar. Her türlü ayrılıktan korkmaya başlayabilirler. Daha fazla ilgi beklerler. Uyku sorunları ve tuvalet alışkanlıkları değişebilir Bebek gibi davranmaya başlayabilirler. Hırçın davranışlar gösterebilirler. Bunlar bir yıl sonra iyileşmeye başlar. Bu durumda ebeveyn çocuğa güven sağlaması ve gündelik yaşam düzenini koruması önemlidir. Çocukla daha çok baş başa vakit geçirilmelidir. Bebekçe davranışların bir kısmına izin verilmeli, bu davranışlar reddedilmemeli ve yasaklanmamalıdır. Evden ayrılan ebeveynle, aynı cinsiyetten olan aile büyükleriyle zaman geçirme olanakları yaratılmalı.
Okul Öncesi Çocuklar ( 3-6 Yaş )
Ayrılık ya da boşanmanın ne anlama geldiğini, neden boşanıldığını tam olarak anlayamasalar bile, anne ya da babalarının kızgın ve üzgün olduğunun, artık ayrı yaşadıklarının farkındadırlar. Bu nedenle yoğun bir üzüntü ya da kayıp duygusu yaşayabilirler. Yaramazlıkları nedeniyle boşanmaya kendilerinin sebep olduğunu düşünebilirler. Bu yüzden suçluluk duyabilirler. Kızgınlıklarını suçladıkları ebeveyne saldırarak ya da içlerine kapanarak gösterebilirler. Bu duygulara karşı her iki ebeveynde çocuğu anladığı ve sevdiği güvencesini vermek için düzenli olarak ona zaman ayırmalıdırlar. Boşanma ya da ayrılık hakkında soru sormaya, endişelerini dile getirmeye teşvik etmelidirler.
İlkokul Çocukları (7-12 Yaş)
Kendilerini kandırılmış hissedebilirler. Ebeveynlerden birine ya da her ikisine karşı büyük bir öfke duyabilirler. Reddedilmişlik, kayıp duygusu, keder hissederler. Daha güçsüz ebeveynin tarafını tutup onu korumaya çalışırlar. Yeme, uyku bozuklukları, yaşama karşı ilgisizlik, konsantrasyon güçlüğü, ağlama, içe kapanma, umutsuzluk ve okul başarısında düşüş görülebilir. Bu yaştaki çocuklar da boşanma hakkında konuşmaya teşvik edilmelidir. Depresyon, korku ya da sağlıksız davranışlar için profesyonel yardım alınabilir. Çocuklarla kaliteli zaman geçirilmesi, sağlıklı aile ortamı ve güvenin sağlanmasına özen gösterilmelidir. Öğretmeni bilgilendirilerek destek ve yardımı istenebilir.
Ergenlik Dönemi:
Ergenler durumu anlasalar bile, ayrılık ya da boşanmayı çoğunlukla kabul etmezler. Bu dönemde kızgınlık duyguları çok yoğundur ve bu duygu ebeveyne karşı fiziksel şiddete kadar varabilir. Gelecekteki evlilikleri dahil, genel olarak “ilişkilere” güvenlerini kaybedebilirler. Depresyon, içe kapanma, intihar düşünceleri ya da intiharı bir tehdit olarak kullanma sık görülür. Risk alma ve başkaldırmaya eğilimleri artar. Cinsel ilişkilere girme, sigara-alkol kullanma, okul devamsızlığı, bir şeyler çalma gibi davranım bozuklukları görülebilir. Her bir ebeveynden avantaj sağlamaya yönelik davranışlar da sık gözlenir. Ergenlerle de duyguları konuşulmalı ve tartışılmalıdır. Ailedeki değişikliğe karşın, çocuğun her iki ebeveyne de saygı duymaya devam etmesi, ev kurallarına uyması ve okul başarısını düşürmemesi gerektiği vurgulanmalıdır. Yaşam düzeni mümkün olduğunca korunmalı, nerede, kiminle olduğu ve ne yaptığı düzenli takip edilmelidir. Başa çıkmada zorlanıldığında profesyonel yardım alınmalıdır.
Boşanma Sonrasında Çocukla Görüşmede Ebeveynlerin Dikkat Etmeleri Gerekenler:
-Düzenli aralıklarla, kaliteli ve baş başa vakit geçirilmeli.
-Diğer ebeveynin evinde de çocuğa ait bir oda ve özel eşyaları olmalı.
-Ebeveynler birbirlerine çocuk aracılığıyla mesaj göndermemeliler.
-Çocuktan diğer ebeveynin yaşamı hakkında bilgi vermesi istenmemeli.
-Diğer ebeveyn çocuğa kötülenmemeli ve çocuk çatışmalara ortak edilmemeli
-Buluşma zamanları, yeri ve aktiviteler konusunda net ve kesin olunmalı, bu konular çocuğun yanında tartışılmamalı.
Uzun süreli izlem çalışmalarının, boşanmış anne babaların günlük yaşamlarında birbirleriyle uyumsuzluklarını ve zıt davranışlarını bir yana bırakabildiklerinde, saygı çerçevesinde ilişkilerini sürdürebildiklerinde, çocukların pek çoğunun-çok küçük yaşta olsalar bile-başlangıç dönemindeki tepkilerin ardından yeni duruma önemli ölçüde uyum sağlayabildikleri ve ileriki yıllarda çok fazla sorun yaşamadıklarını gösterdiği unutulmamalıdır.
Boşanma çok farklı boyutları olan, öncelikle çocuklar göz önüne alındığında iyi yönetilmesi gereken sıkıntılı bir süreçtir. İhtiyaç hissedildiğinde her aşamasında profesyonel yardım yararlıdır. Hatta mümkünse bu sürecin profesyonel yardım alarak yürütülmesi önerilir.
Dr.Hasan Semih BİLGİN
Psikiyatrist